CLICK HERE FOR BLOGGER TEMPLATES AND MYSPACE LAYOUTS »

13 Ekim 2010 Çarşamba

19 ekim'de hiç bir şey satın almıyoruz!

bir kaç yumak renkli ip, makas, tığ ve biraz da yetenek.. tüm bunlarla yapılan bir nesnenin fiyatı nasıl olur da 80000 dolar olur? altı üstü renkli renkli iplerle yapılmış bir boyun bağı.

düşünüyorum emek deseniz bu ve bunun gibi daha nice el emeği göz nuru nesneleri Anadolu kadını sürekli yapıyor ve de satmaya kalkınca  30 tl bile etmiyor.. uyanığın biri çıkıyor, Anadolu motiflerini alıyor, işliyor, değiştiriyor, maliyeti 100 tl bile etmeyecek şeye el emeği değeri olarak milyarlar ekliyor ve satıyor! dikkatle okuyunuz 1 milyar değil 3 milyar değil 80.000 dolar! sadece bir boyun bağı.


düşünüyorum gerçekten alan var mıdır diye? vardır herhalde, adam internet sitesinden bile satış yapıyor.

Facebook'ta bu aralar bir etkinlik bir sivil direniş daveti dolaşıyor. 19 ekim hiç bir şey satın almama günü.. ben şahsen o gün hiç bir şey almayı düşünmüyorum..

en azından bir gün bile olsa zorla bize bir şeyler satmaya çalışan sisteme direnme gücünü göstermeliyiz.

4 yorum:

EsteticA dedi ki...

ben hala bize zorla bişiyler satmaya çalışan sistemi göremedim. görsem direnicem ama napalım. kısmet. herkese nasip olmuyor tabi.

cafefora dedi ki...

sadece bir gün etrafına bak, tv ye bak. her yerde "beni al" diyen reklamları göreceksin.. otobüs koltuklarında, filmlerde, filmlerin altında, haberlerde, cep telefonuna gelen mesajlarda.. bunun adı tanıtım değil. bunun adı "al" mesajını beynine göndermek..

hatta geçenlerde bir araba reklamı vardı; adama soruyor bu arabaya ihtiyacınız var mı diye.. benim ihtiyacım yok ama bu arabayı istiyorum diyor..

benim ayrıca anlatmak istediğim; ihtiyacın kadarını harcamak, ihtiyacın kadarını tüketmek.

farkındalık meselesi.

EsteticA dedi ki...

bunun "farkındalık" meselesiyle falan alakası yok. ihtiyacın kadarını harcayıp, ihtiyacın kadarını tüketmek diye bir saçmalık da yok açıkçası. nedenini anlatayım sana. bir kere şu muhabbetin hiçbir samimi yanı yok. insanlar sadece çoğunlukla nişasta yiyerek bile hayatlarını sürdürebilirler. o zaman neden yiyeceklerini kısıtlayıp sadece nişastaya yönelmiyorsun? nişasta besin zincirinin en altında yer alır, yani tüketim açısından enerji maliyeti en düşük olan besindir.

hadi bunu geçtim. kusura bakma abi. sen reklamda gördüğün bir ürüne "aaa ihtiyacım yok ama bunu almalıyım" mantığıyla yaklaşıyorsan zaten kendi aklının farkında değilsin demektir.

neredeymiş şu beni al diyen reklamlar? kaldı ki bahsettiğin araba reklamındaki arabanın fiyatı bile, kendi türündeki arabaların fiyatlarına göre daha makuldü benim gördüğüm kadarıyla. yani arabaya ihtiyacı olan bir insanın alabileceği türden bir şeydi. kusura bakma ama o reklamı izleyen hiçbir insan "aa fazladan param var, arabaya da ihtiyacım yok ama bunu almalıyım" demez. yok böyle bi aptallık. üretici adam haklı olarak kendi reklamını yapacak. bin tane firma var, reklamlar olmadığı taktirde nasıl tanıtılacaklar?

hem reklam işini eski solculara sormak lazım, değil mi? eski solcuların çoğu şimdi reklam ajanslarında günlerini gün ediyorlar. neyse.

bir de farkındalık meselesi diyorsun ya, herşeyin farkındaymışsın gamze. cidden. reklamları falan geçtim, sen gerçekten kendi ihtiyacın kadarını tükettiğine inanıyor musun?

EsteticA dedi ki...

bunun "farkındalık" meselesiyle falan alakası yok. ihtiyacın kadarını harcayıp, ihtiyacın kadarını tüketmek diye bir saçmalık da yok açıkçası. nedenini anlatayım sana. bir kere şu muhabbetin hiçbir samimi yanı yok. insanlar sadece çoğunlukla nişasta yiyerek bile hayatlarını sürdürebilirler. o zaman neden yiyeceklerini kısıtlayıp sadece nişastaya yönelmiyorsun? nişasta besin zincirinin en altında yer alır, yani tüketim açısından enerji maliyeti en düşük olan besindir.

hadi bunu geçtim. kusura bakma abi. sen reklamda gördüğün bir ürüne "aaa ihtiyacım yok ama bunu almalıyım" mantığıyla yaklaşıyorsan zaten kendi aklının farkında değilsin demektir.

neredeymiş şu beni al diyen reklamlar? kaldı ki bahsettiğin araba reklamındaki arabanın fiyatı bile, kendi türündeki arabaların fiyatlarına göre daha makuldü benim gördüğüm kadarıyla. yani arabaya ihtiyacı olan bir insanın alabileceği türden bir şeydi. kusura bakma ama o reklamı izleyen hiçbir insan "aa fazladan param var, arabaya da ihtiyacım yok ama bunu almalıyım" demez. yok böyle bi aptallık. üretici adam haklı olarak kendi reklamını yapacak. bin tane firma var, reklamlar olmadığı taktirde nasıl tanıtılacaklar?

hem reklam işini eski solculara sormak lazım, değil mi? eski solcuların çoğu şimdi reklam ajanslarında günlerini gün ediyorlar. neyse.

bir de farkındalık meselesi diyorsun ya, herşeyin farkındaymışsın gamze. cidden. reklamları falan geçtim, sen gerçekten kendi ihtiyacın kadarını tükettiğine inanıyor musun?