CLICK HERE FOR BLOGGER TEMPLATES AND MYSPACE LAYOUTS »

27 Temmuz 2010 Salı

olmuyor olmuyor...

4 yıl aradan sonra ne kadar zor aileyle yeniden bir arada yaşamak..

  • kendine ayırdığın tüm vakti şimdi evin rutin işlerine ayırmak.
  • istediğin saatte yatıp uyuyamamak
  • istediğin saatte uyanamamak; çünkü burası ebeveynlerinin evidir ve onların kuralları vardır!
  • istediğin yere her an gidememek
  • film izleyeceğin, kitap okuyacağın vakti misafirlere ayırmak
  • kahkahalarla çınlattığın okey masaların yoktur artık
  • arkadaşlarınla yaptığın yemeklerin tadı yoktur
  • arkadaşlarınla gece yarılarına kadar izlediğin filmler yoktur (odanda teksindir izlesen ne olcak yorum yapacak insan mı var!)
  • kıyafetlerini istediğin gibi saçamazsın odana
  • dolabını heep toplamak zorundasındır
  • odanı her gün süpürüp silmek zorundasındır (sadece oda mı?! güldürme beni tüm evi tüm!!)
  • camının tozlanması senin umrunda değilken artık umrunda olmak zorundadır
  • akşam yemeklerinde sadece salçalı makarna yiyemezsin; tek çeşit yemeğin tadı aile masalarında yoktur
  • gece yarısı eve anahtarla giremezsin; çünkü geceden önce evdesindir!
  • ev arkadaşlarıyla yapılan dedikodular yoktur
  • gece yarısı patlayan kahkahalar
  • sabahın ilk ışığına kadar oturmalar yoktur artık
  • artık öğrenci değilsindir ve buna alışmak uzun zaman alan bişeydir.
biri bana iş bulsun Çorluda... olmuyor olmuyor olmuyor... 

26 Temmuz 2010 Pazartesi

ben öğrenciyken; hey gidi hey!

Öğrenci evimizde en çok pişen en çok yediğimiz yine de yemekten bıkmadığımız tek yemek; salçalı makarna.. en kötü salçayla bile yapılmış olsa yine de yeriz yine de yeriz:))

Malzemeler:

  • 1 paket makarna
  • 2 yemek kaşığı domates salçası
  • 2 yemek kaşığı biber salçası
  • tuz, nane, kekik
  • maydanoz
  • 3-4 yemek kaşığı sıvı yağ
Tencere tahmini 1,5 litre su ile doldurulur, içine 2-3 kaşık tuz ve 1 yemek kaşığı sıvı yağ eklenerek kaynatılır. Kaynayan suya 1 paket makarna eklenir. makarnalar yumuşayana kadar yaklaşık olarak 7-9 dk pişirilir. makarnalar süzülerek kenara alınır.

Tencereye 3 kaşık sıvı yağ eklenir ve ısıtılır. ısınan yağın üzerine salça eklenerek kavurulur, makarnalar da eklenip baharat ilavesiyle karıştırılır.

servis edilirken maydanoz ve dereotu ilave edilebilir :)

epi topu yarım saatlik yemektir:))

"Gelecekteki İlkel" John Zerzan

Dün avcılar entel pazarında gezerken denk geldim bu kitaba, aslında uzun zamandır arıyordum ama zaten elimde birikmiş olan bir kaç kitabım olduğu için almaya gitmedim kitapçılara.. ama dün tezgahta görünce hemen koşuverdim yanına. fiyat da makul gelince (korsan değil 2. el) hemen aldım kitabı..

dün geceden beri elimden düşüremedim.. zaman, dil, sayılar ve ilkellik üzerine düşüncelerim derinleşti. henüz 100. sayfada olmama rağmen tavsiyemdir.

ilkel toplumlardaki muhteşem uyum, eşitlik, paylaşımcılık ve günümüz toplumlarındaki özel mülkiyetçilik, kıskançlık, iktidar hırsı...

okunası bir kitaptır..

vişneli muhallebi

geçen pazartesiden beri girip de tariflerimi ekleyemedim.. çorludaki upuzun boş vakitlerimi özlüyorum.. istanbulda temizlik, yemek, bulaşık, tekrar temizlik, tekrar yemek, tekrar bulaşık üçgeninden sıkıldım.

ev emekçisi kadınların temizlikten bulaşıktan veya çocuktan kalan zamanı kendilerine ayırmalarını değil; kendilerine ayırdıkları zamandan kalan zamanları temizliğe bulaşığa ayırmalarını istiyorum. bunun mümkün olabileceğini ancak çok ama çok zor olduğunu biliyorum. kadının özgürleşmesi yüzyıllardır gelen sorunken burda iki cümleyle çözemeyeceğimin farkındayım..

yeni denemeler var demiştim son yazımda. iki tane yeni denemem vardı birinin resmini çekemedim fırsat bulup diğeri de hemen aşaağıda:)

Malzemeler:

  • 1 kilo süt
  • 1  bardak toz şeker
  • 1 paket vanilya
  • 1 çorba kaşığı un
  • 3 çorba kaşığı nişasta
  • 1 bardak vişne ( veya ahududu,böğürtlen, çilek)
  • 1/4 su bardağı toz şeker
Yapılışı:

Un ve süt bir tencerede topak topak olmadan karıştırılır, daha sonra nişasta, şeker, vanilya eklenir. muhallebi kıvamına gelene kadar karıştırılarak pişirilir. kalıplara dökülerek en az 3 saat (1 gün bekleyince daha güzel oluyor) bekletilir. üzeri için vişne ve şeker blendırdan geçirilir, servis anında muhallebinin üzerine dökülür.

Tarif Sofra'nın tatlılar kitabından sütlü tatlılar alt başlığındandır.

Dipnot: ben kek kalıbına döküp hazırladım ancak dondurma bardakları veya cup bardaklarına dökmek daha mantıklı olacakmış. ayrıca kesinlikle servis anında vişneli sos dökülmelidir aksi halde akıp gidiyor; görüntü kötü oluyor:)

19 Temmuz 2010 Pazartesi

istanbul kaçamağı...

uzun süredir bir o yana bir bu yana sürekli koşturmaca içindeydim. cuma günü bu koşturmacaya son verdim! staj bitti, iş başvurularımdan geri dönüp de görüşmeye çağıran da olmadı (bu pek de iyi bişe değil aslında ama neyse:) ) bu boşluğu değerlendirip istanbula kaçtım, aslında uzun zamandır haftasonları hep istanbuldaydım ama yeni evin telaşı nedeniyle bir rahat nefes alamıyorduk. bu sefer öyle olmadı... cumadan beri dingin bir haldeyiz.

bu dinliği değerlenirerek mutfağa daldım:) düşündüm de uzun zamandır yeni birşeyler yapmıyordum.. şu an hala ocakta ya da dolapta olan yemeklerin tarifleri akşam bu sayfada :)

mutfakta oyalanırken düşündüm bir yandan da ne istiyorum ben diye. çorluda kalmak isterken istanbula dönmek zorundaydım bu fikre alışmak o kadar zordu ki, tam alışmıştım. iş imkanlarının tamamen çorluda olduğunu fark edince bu sefer çorluda kalmak fikri yordu beni. yeni ev, yeni ev arkadaşları, yeni iş ortamı...

kararsız, bıkkın ve bezgin bir haldeyim. iş görüşmelerinden eli boş dönmek, o görüşmelerde cins cins insanlara derdini anlatmak, çorludakilere kızmak, kırılmak, istanbula dönmek hevesi, istanbuldaki yaşamın zorlukları..

1 ağustosta geri dönülemez bir şekilde karar vermiş olmak zorundayım. çorluysa çorlu; istanbulsa istanbul... bir ay sonrasını merak ediyorum; diplomalı işsiz kervanında mıyım yoksa çalışanlar kervanında mıyım :)

18 Temmuz 2010 Pazar

ve yaz geldi...

bugün resimlerimi karıştırırken fark ettim ki ; kıyıköy gezimiz vardı baharda.. saklanmış kalmış köşede resimler, saklandığı yerden buldum çıkardım onu...

fakülteden hareket eden otobüs yaklaşık 1 saat (çorlu-kıyıköy) sonra kıyıköyde bıraktı bizi.. kastroya kadar yürüyüp bir de piknik yaptık. biz aradaki mesafeyi 2 saatlik zannediyorduk ama yaklaşık 8 km imiş:) bugün olsa, yürü deseler yürümeyiz ama o gün başlayınca yürümeye devamını getirdik :)

bu arada eğer pikniğe gidecek olanız varsa; 2 domates, 2 biber, 1 patlıcan, biraz zeytinyağ, kekik, tuz, sarmısak... közleyin sebzeleri ve ezin, ekleyin sarmısak, yağ ve baharatları, buyrun size şefin salatası :)

resimler kıyıköy ve kastrodan :) 

kıyıköy'de eski bir kilise...


kıyıköy...


kastro sahili....