CLICK HERE FOR BLOGGER TEMPLATES AND MYSPACE LAYOUTS »

4 Eylül 2009 Cuma

Hava cıva parası; havale parası!!!!

Bugün çok güzel bir işe imza attım, reklamlardaki çok bilen ekonomist amcaların teyzelerin söylediklerine uyarak aldık verdik ekonomiye can verdik. Hadi bakalım benim bankaya verdiğim parayla, ki boş yere verilen bir paradır bu, banka çalışanlarına maaş versin, o maaşı alan adam gitsin manavdan iki kilo meyve alsın bla bla bla....!! Eee peki bankanın sahibi de gitsin bi yat falan alsın, dimi?

Çorluya gidip kendim ev sahibime parayı elimle verip farketmez aslında ordaki bankaya yatırabilirim para almıyorlar, geri dönsem havale parasından daha azdı yani. Veznedeki arkadaşla da atıştık zaten, aslında benim sorunum senle değildi arkadaşım, sorun sistemle. Ama işte sen de üstüne tuz biber oldun.

Ayrıcaaaa kim demiştir ki karşındaki seni duymayacak şekilde konuştuğunda kibar oluyor insan diye? Hayır efendim ben seni duymadığım sürece ne dediğini anlamadığım sürece nerede kibarlık? Belki küfür ettin? O kadar da sessiz pıs pıs konuşulmaz ki?! Birileri bu anlayışı değiştirsin...

Gelelim sana Şehr-i İstanbul... Senin alt taraftda içiçe geçmiş, biribirne yaslanmış, renk renk, her biri birbirinden farklı tarzdaki evlerinin üstünden yükselen tek tip, tek renk, gökdelenimsi evlerinden haz etmiyorum.

Evet düzenli, temiz, bakımlı ama işte naparsın; yüzyıllardır yerleşmiş insanları nasıl yerlerinden edersin? Balkonundan halı silkeleme alışganlığını bir kadına nasıl bıraktırabilirsin? Çocuklar bahçeden, sokaktan anasına nasıl seslenecek? 17. kata ses çıkmaz kanımca,hı? Bahçesinde mangal yapıp, rakı içme keyfinden nasıl mahrum edersin emekli amcaları? Hmm var tabii bahçeli evlerin de, ama en az bir site değerinde. İnsanlarımın yemeye parası yokken 150 milyarlık tek tip evlerinde kimleri oturtacaksın? 


Sahi sence de o evler eder mi o kadar?  Bildiğin taş duvar nihayetinde...

0 yorum: